11 Eylül 2010 Cumartesi

Heh

Biri intihar ettikten sonra
Çok yakınım da olsa
Aşkım cicim de olsa
Onun için fazla üzülmem;
Çünkü adam işin kolayına kaçıp yaşamına kendi arzusuyla son verme hakkını kullanmıştır ki aslında bana kalsa böyle bi hak da yoktur.
Çünkü nolursa olsun, başımıza ne gelirse gelsin kendi kendimize demeliyiz ki 'Ulan ben niye böyle siktiriboktan şeylere takıyorum? Nedir bu duygusala bağlamalar, bunalımlar?
Ayağına bi çift terlik alamayanı var, özürlüsü kötürümü var, ölümü bekleyeni var, AIDS lisi var, savaş mağduru var, bilmemnesi var'
Şımarıklık değil de ne bu?

Herşeyi geçtim,

Akli dengesi biraz yerindeyse o insanın, böyle bişeyi aklının ucundan dahi geçirmez.
Çünkü neden?
Çünkü onun ardından ömür boyu evlat acısı çekicek bi aile bırakır ardında, yada onu seven arkadaşları, yada bi şekilde hatırasını yaşayanlar kalır.
Ve tüm bunları düşünmeden pat diye evinin balkonundan atlamak gerçekten gerzek işidir,
Başka da bişey diildir.

Evet, intihar edenin psikolojini anlamıyorum, anlamıycam.
O kadar üzülmüyorum, üzülmüycem.
Aksine acıyorum ne kadar güçsüz olduğuna, çekip gitme butonuna basıp geri kalanı için, ardında bıraktıkları için düşüncesiz oluşuna.
Evet, bunun için de tepki topluyorum.
Ama babam da olsa düşüncelerim değişmezdi.
Bu da böyle biline.



08.09.2010 tarihinde intihar eden sınıf arkadaşımız Çağdaş içindi bu.

İzmir'in Kızı Deniz, Denizi Bok Kokar

Şimdi şöyle ki bazı İzmirliler var,
İzmir'deyken İzmir'i boklaya boklaya bi hal olan, gidicem ben bu şehirden olummm diye diye dilinde tüy biten, İstanbul sırnaşığı, yavşak karakterler.

Hadi diyelim bunlar bi yolunu buldu İstanbul'a iltica etti.
Bi anda İzmir sevdalısı olurlar. Yok efendim gavur İzmirim ah vah da, yok efendim İzmir'deyken böyle miydi peehh çimlerde yatar yuvarlanır sokaklarda elimizde biralar volta atardık kimse bişey demezdi de..

Lan totoşlar. Bunu sen de ben de İzmir de biliyor ki bütün olayınız İstanbullulara kendinizi ciciş gösterip "ya tamam İstanbul İzmir'in 5 kere eline verir ama İzmir de güzel be hacı be, çok ezip de yaralama be, biz de çok moderniz be, hadi bee" diye şerrefsizce İzmir'in adını kullanmak.

Bunu kim yer?
Hande Ye(ne)r. Afsjfms.

Hani biz de büyük şehirden geldik canıım, orda da vapur var, orda da barlar var. Üstelik gavur.

Madem o kadar İzmir sevdalısısın, madem İzmir'de o kadar rahatsın, güvendesin; gitme İstanbul'a itoğlusu.

İşte bu kadar..
İzmir'i dilinize dolamayın bida bakim. Öyle bi hakkınız yok. Kanun namına susun.

9 Eylül 2010 Perşembe

YLMZMRGL*****


Son dönemde izlediğim dizilerden biri de Hung. Dünyanın en kolpa, en sıkış dizilerinden biri olsa da izliyorum goçlar gibi.
Ha belki neyle ilgili diye soran oldu mu havaya bakıp ıslık çalıyorum, ya da sana ne olum ben sana Lost'un konusu ne diye sordum mu hiç diyorum.
Ama asla bir jigolonun dünyasını, müşterisini, şeysini anlattığını çaktırmıyorum, üstelik artık dünyaya bir jigolonun gözünden bakabiliyorum. Çokkuul.


Gel gelelim bahsetmek istediğim şeye. Şey derken o şeyden bahsetmiycem, zaten fazlasıyla şey dolu bi dizi. Hahhah. Vadevır.

Yanılmıyorsam dizinin 4. yada 5. bölümünde çoghoş bi sahne vardı şiir kulübünde geçen. İşte orda Tanya saftiriği kendini sahneye atıp şiir okumaya başladı. İlk başta dedim yok bu salak ne okuyabilir ulan, anca Ray is my prostitude der, hipi hipi hoplar zıplar, inşallah da ölür.
Lakinnnn öyle bi şiir okudu ki, resmen twitterı olsaysadı tenyama tweet atardım YLMZMRGL stili 5 yıldızlısından.
Size şiirin en kıyak bölümünü yazıcam. Evet, şu an bütün dörtlük aklımda. Kesinlikle hiç bir yere not almadım, not almayı da, alanı da sevmem. ALDIM ATTIM BEYİN BEDAVA.

Alın size dörtlük kaşarlar:

You can't fuck me cause I am already fucked
You can't find me cause I am already lost
You can't teach me because I am already gone
But If you love me, I will fall into your arms